SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EMARET BAHSİ

<< 1828 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

19 - (1828) حدثني هارون بن سعيد الأيلي. حدثنا ابن وهب. حدثني حرملة عن عبدالرحمن بن شماسة. قال:

 أتيت عائشة أسألها عن شيء. فقالت: ممن أنت؟ فقلت: رجل من أهل مصر. فقالت: كيف كان صاحبكم لكم في غزاتكم هذه؟ فقال: ما نقمنا منه شيئا. إن كان ليموت للرجل منا البعير، فيعطيه البعير. والعبد، فيعطيه العبد. ويحتاج إلى النفقة، فيعطيه النفقة. فقالت: أما إنه لا يمنعني الذي فعل في محمد بن أبي بكر، أخي، أن أخبرك ما سمعت من رسول الله صلى الله عليه وسلم، يقول في بيتي هذا (اللهم! من ولى من أمر أمتي شيئا فشق عليهم، فاشقق عليه. ومن ولى من أمر أمتي شيئا فرفق بهم، فارفق به).

 

[ش (ما نقمنا منه شيئا) أي ما كرهنا، وهو بفتح القاف وكسرها].

 

{19}

Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Harmele, Abdurrahmân b. Şümâse'den rivayet etti. (Şöyle demiş) :

 

Âişe'ye bir şey sormaya geldim.

 

  Sen kimlerdensin? Diye sordu. Ben de:

 

  Mısırlılardan bir adamım! Dedim. Müteakiben Âişe:

 

  Bu gazanızda sizinkinin size karşı muamelesi nasıldı? Diye sormuş. O da:

 

  Kendisinden bir fenalık görmedik. Bizden birimizin devesi ölse hemen ona deve verir; kölesi ölse köle verir; yiyeceğe muhtâc olsa yiyecek verirdi. Demiş. Bunun üzerine Âişe şunu söylemiş:

 

  Beri bak! Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim  bir şeyi sana haber vermekten, onun kardeşim Muhammed b. Ebî Bekr'e yaptıkları beni men'edemez! Şu evimde:

 

«Allahım! Bir kimse ümmetimin umurundan bir vazîfe alır da onlara zorluk gösterirse sen de ona zorluk göster! Bir kimse ümmetimin umurundan bir vazife alır da onlara hoş muamele ederse, sen de ona hoş muamele eyle!» buyurdular. "

 

 

(1828) - وحدثني محمد بن حاتم. حدثنا ابن مهدي. حدثنا جرير بن حازم عن حرملة المصري، عن عبدالرحمن بن شماسة، عن عائشة، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمثله.

 

{…}

Bana Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Mehdî rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr b. Hâzim, Harmeletü'l-Mısrî'den, o da Abdurrahmân b. Şümâse'den, o da Âişe'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti.

 

 

İzah:

Hz. Âişe'nin ismini vermeden muamelesini sorduğu kumandan Amr b. Âs (Radiyallahu anh) dır. Kardeşi Muhammed b. Ebî Bekr'i onun öldürdüğüne işaret ederek: «Kardeşim Muhammed b. Ebî Bekr'e yaptıkları...» demiştir.

 

Vak'a şudur: Hz. Alî (Radiyallahu anh) Muhammed b. Ebî Bekr'i Mısır'a vâlî ta'yîn etmişti. Muâviye (Radiyallahu anh) tarafından üzerine Amr b. Âs gönderildi. 38. Hicrî tarihinde aralarında vuku' bulan muharebede Muhammed b. Ebî Bekir yenildi. Ve hasmının eline esîr düşerek gaddârâne şehîd edildi. Bu katlin nasıl yapıldığı ihtilaflıdır. Bâzıları harbde vurulduğunu söylemiş; bir takımları esîr edilerek öldürüldüğünü bildirmişlerdir. Harpten sonra na'şımn bir eşek laşesi içinde bir harabede bulunarak yakıldığını iddia edenler de vardır. Hz. Âişe'nin bu vak'aya pek üzüldüğü: «O benim kardeşim ve âhiret oğlum idi.» diyerek bir daha ölünceye kadar pişmiş et yemediği, rivayet olunur.

 

Hadîs-i şerif, fazilet sahibi bir kimsenin faziletinin anılması gerektiğine, buna düşmanlık, güceniklik gibi şeylerin mâni' olmamasına ve keza insanlara hoş muamele edilmesi lâzım geldiğine delildir. Bu mânâda hadîsler çoktur.